30 Eylül 2009 Çarşamba

Can sıkıcı bir gün


Dün aksam işten altı buçukta çıkabildim, eve varmam yediyi buldu. Hangi tramvay/otobüs durağında inersem, kaç tane kırmızı ışık ekarte ederim, o mesafeyı yürüyerek nasil daha çabuk alırım hesabı yaparak eve koşturdum. Üstüne üstlük işimi bitiremedim (son dakikada gelen talepler) müdürüme yedide İdil'in yıkanması lazım, eşim burda değil, çıkmam lazım diye mazeret bildirmek canımı sıktı. Evet Canımcım Hırvatistan'da iş gezisinde bu akşam dönüyor, onun yokluğunda kaldım toplu taşıma araçlarına!!!
Araba kullanmayı hiç sevmediğim için toplu taşıma ve tabanvay hep ilk tercihim olmuştur. Özellikle kulağımda müziğimle düşünceler içinde yürümek. Ama minik kuzunun gelişiyle zaman kavramı farklı bir boyuta geçince, aylakça yapılan yürüyüşler yerini daimi bir koşuşturmacaya bıraktı. Galiba araba kullanmaya başlamanın zamanı geldi.

Eve vardım kızımla öpüştüm, koklaştım ama uykusu olduğu icin biraz huysuzdu. Anne memesine yumulmak için sabırsızlanıyordu. İşte bu noktada günün ikinci can sıkıntısı çıktı piyasaya; bu akşam meme yerine biberon içilecek çünkü anne tiroit sintigrafisi yaptırdı, 24 saat emzirmek yasak. Sütler sağılacak ve dökülecek:kendimi AB Konseyi önünde elimde biberon protesto için süt döken AB çiftçileri olarak gördüm ;-P. Bu tiroit çok sinir ama önemli bir şey insan sağlığı için, umarım önemli bir hasar çıkmaz (Cuma ultrason ve kan testi yaptırdak sonra haftaya inşallah haftaya iyi haber alırız sayın doktorumuzdan)

Neyse banyodan sonra biberonda uyunuldu. Yatağa uyanık koyucam diye uyandırmaya çalıştım ama çalışmalarım işe yaramadı. Öyle tatlı uyuyordu ki çok fazla zorlayamadım. Gece birkaç kez uyandı (memede uyuduğu için mi???). Geçtiğimiz haftasonu saat beşe kadar deliksiz uyuyunca acaba eski uyku düzenine mi dönüyoruz diye heyecanlanmıştık.

Bu arada annenin akşam misafirleri vardı (kızlar gecesi) laf lafı açtı derken gece yarısı olmuş, uyku gözlerden akar şıpır şıpır. Kızlar gider, anne sertleşen göğüslerinin acısından anlar ki süt sağmayı unutmuş. Bu da can bu da can diye göz kapaklarına kibrit çöpü koyarak gece bir buçuğa kadar süt sağar ve sonra uyur. Aksi gibi sabah erkenden işe gidip akşamdan kalan işi bitirmesi lazım annenin . Kayda geçsin diye yazıyorum; akşam ve sabah sağılan ve dökülen süt toplam 350 ml. Bu akşamda sağıp dökücem maalesef. Artık yarın sabah ana kız beraber yumuluruz kanepe köşelerine sütleri lıkırdatmaya.

Bir ilk; blogumu öğle tatilinde, ofiste, ilk defa Türkçe karakterlerle yazdım.

28 Eylül 2009 Pazartesi

Bruksel'de yazdan kalma bir haftasonu ve sonrasi

Gri, yagmurlu, ic karartici bu sehre ne oldu bilmiyorum ama bu yil Idil dogdugundan beri gunesli gunlerin sayisi artti. Bizim icin Idil'in sehri aydinlatmasi normal ama herkesinde icini acmadi ya bizim kiz. Bir yerlerde vardir gunesli gunler istatistikleri , tez buluna.

Iste boyle yazdan kalma haftasonunda Idil hanim gezgin oldu. Cumartesi anne ve babayla supermarket alisverisinin yani sira birkac yere gidildi, yapilmasi gereken isler halledildi. Calisan bir anne olarak aksamlari gec saate kadar, pazar gunleri acik marketleri cok ozluyorum. Bizim cumartesiler alisveris isleriyle geciyor. Hafta ici dukkanlar altida kapanir, pazar gunu acilmaz, tamam sosyal devlet, insanlarin ozel hayatina saygili ama cumartesileri kasa kuyruklarinda gecmese keske. Eskiden mumkun oldugunca cuma aksami halletmeye calisirdik ama simdi isten cikinca kostur kostur eve geliyoruz uyumadan iki saat beraber olalim kuzuyla diye. Kissadan hisse, internette alisverise agirlik vermeli.

Pazar gune erken basladik. Supriz bir sekilde acik olan ingiliz supermarketinden Idil'e acil durumlarda kullanilmak uzere Hipp, Organix ve Plum marka mamalar aldik. Bu supermarket sehrin disinda ormanlik bir yerde ciftliklerin arasinda oldugu icin Idil ilk defa at, kaz, ucan kaz surusu (morton), kuzu gibi hayvanlari gordu dikkatle inceledi. Ali babanin ciftligini soyledik gulduk. Temiz hava, bol gunes (yakmayan) derken bir ciftlikte ogle yemegi yedik. Sonra arabada uyuyarak eve donduk. Her ne kadar gunluk uyku duzenimiz sastiysa da mutlu olduk.

Evde emekleme calismalarina devam ettik. Idil hanimin ayakta durma meraki tam hiz devam ediyor. Oturdugu yerden ellerime tutunarak kendini ayaga kaldirabiliyor. Emekleme pozisyonundayken de tek ayaginin uzerine basip kendini kaldirmak istiyor. Arada bir yuzustu dusup yaygarayi kopariyoruz. Yuzu babasina donuk ayakta dururken ben ellerimi bacaklarinin arasindan sokup cirptigimda gulmekte kiriliyor kucuk hanim. Baska bir kahkaha kaynagi annenin sahte hapsuruklari, heppssuu, hapsuuu deyince basliyor kikirdamaya. Asansor oyunu, karnindan , ayaklarinda opulmede favoriler arasinda. Bir ara topu atip tutmamiza cok guluyordu ama simdi azaldi.

Idil bazen cok akilli ve inceleyici bakiyor. Ben bize oyle geliyor derken baska insanlarda ayni tepkiyi verince acaba buyuyupte kuculdu mu bu kucuk panda diye sorar buldum kendim kendime. Hele bazen onu guldurmek icin komiklikler yaparken bakislariyla hayirdir anne, karsinda bebek mi var dedigini duyuyor gibi oluyorum.

7. ayinda Idilcik desteksiz oturuyor, istedigi oyuncaklari aliyor, sirtustunde yuzustune donuyor ama tersini yapamiyor. Emekleme pozisyonunda ileri geri sallaniyor. Ellerinden tuttugumuzda adim atarak anne baba arasinda yuruyor. Yuzustu surunerek saga sola donuyor ileri geri gidiyor. Objeleri kutularin icine koyuyor sonra kutuyu ters cevirip icini bosaltiyor. Eline oyuncaklarini alip yere atiyor sonra onlarin yerden almak icin asagiya dogru hamle yapiyor. Da da da, memememe, mamamma nin yanisira ne oldugunu cozemedigim sesler cikariyor. Boynumda gordugu her kolyeyi eline alip oynamak istiyor. Favori oyuncaklari arasinda ici dolu supradin vitamin kutusu (simdilik kutuyu acmasi imkansiz), kumandalar, usb hafiza karti, gunes gozlukleri, babanin anahtarligi., sayilabilir Niye para verip oyuncak aliyoruz ki??

Bugun babamiz is gezisinde, carsamba gecesi donecek. Banyomuzu ananisle anne yaptirdi. Banyodan once babayla skype'ta konustuk. Idil'cim sesi tanidi, babasini ekranda gordu ama ne oldugunu pek anlayamadan bakti. Arada bir bagirdi, birseyler demek istedi ama sonra bilgisayarin klavyesinin buyusune kapildi, dokunabilmek icin atti kendini one.

Ordan burdan aklima geleni yazdim. Yorgunluk hem beyinsel hem, bu kadar faaliyet iyi de haftasonlarinda dinlecek zaman da ayirmali.

Bak unuttum yazmayi cumartesi gecesi sinemaya gittik (yasasin annaanne:-)) inglorius bastards, tarantino'nun son filmi, cok begendim. Ayrica yazicam.

22 Eylül 2009 Salı

Yassi kafa sendromu - Plagiocephaly

Dun Idil'in kafasindaki yassiligi bir uzman doktora gosterdik. Kendi dokturu gerek yok dediyse de, ileride keske goturseydim demek istemedigim icin, pazartesi sabah aradim ve aksamina randevu aldim (Belcika icin cok sasirtici bir durum cunku araba yikatmak icin bile bir ay sonrasina randevu veriyorlar) Bruksel'in 50 km disinda bir sehirde muayenesi olan flaman bir pediatr: Tesadufen buldum kendilerini. Bir is arkadasimin oglu da ayni durumdaymis, o arastirmis bulmus zamaninda, verdi elime dosyasini, bilgilerini, Doktor iyi olacak hastanin ayagina gelirmis misali. Neyse hemen seferber olduk is cikisinda dustuk yollara. Once sonucu yazayim, endiselenecek birsey yok, doktor benim evladim olsa ben tedavi ettirmeyi dusunmem dedi. Gidin eve tepeden resmini cekin, her ay cekmeye devam edin, kendi kendini yassiligin gectigini goreceksiniz dedi. Hicbir duzelme gormezseniz iki uc ay sonra konusalimla muayeneyi noktaladi.

Nerden cikti bu yassi kafa? Idil'in dogumunda kafasi normaldi (her ne kadar ben hastanede emzirirken kafatasinin arkasinda da bingildak oldugunu bilmedigim icin, kafasini deldim diye agladiysam da), yani iki tarafi da esit yuvarlaktiktaydi. Sonra bir iki aylik kadarken basini surekli saga cevrili tuttugunu, uyurken hep saginda uyudugunu farkettik ama kafasinin o yone yassilasacagini dusunemedik. Kitaplarda SIDS nedeniyle sirtustu yatirin diyor ama yonune dikkat edin cocugunuzun kafasi egri olur demiyor. Ikinci ay doktor kontrolunde bir baktik ki cocugun sag tarafi olmus dumduz. Doktor endise edilecek birsey yok sol tarafa yatirin duzelir dedi. Demesi kolay ama nerde idil hanimi solda tutmak. Biz ozel yastiklarlar falan ugrastikca o bir yolunu bulup donuyor saga, olmadi agliyor, uyumuyor. Derken kucakta tutarken boynunu sola cevirmeye zorladik falan bir sure sonra sola donuslere yesil isik yandi. O zamanlar bu sorun sadece bize mahsusmus gibi arastirmayi bile dusunmedim. Ta ki is arkadasimlar bu konuyu konusana kadar. Bazen insanin basireti baglaniyor galiba. Belki de doktorumuza cok guvendigim icin ayrica arastirip bilgilenmeye calismadim.

Plagiocephaly ile kaynaklari okuduktan sonra kizimin boynunda muhtemelen ana karnindaki poziyonundan kaynaklanan bir tutulma olduguna inandim. O nedenle yavrus surekli doksan derece saga donuk boyunla yasadi bir kac ay. Sonunda o tutukluk cozuldu ama basinda bilseydik bir bebek fizyoterapisti sorunu basindan cozebilirdi, kafamiz yassi olmazdi.

Kaynaklarin ve doktorlarin dedigi sey oturmaya basladiktan sonra gunduz kafaya yapilan baski azalacagindan yassilik duzelmeye baslar. Gece uykusunda da dogru sekilde yattigini kontrol edilmesi iyilesmesini hizlandirir. Bizimki gecede 3 ila 5 kere uyanmayi surdurdugu icin denetlememiz kolay oluyor:-P

Uzmanlar yassi kafa sendromunun beynin gelisimine bir zarari olmadigi soyluyor ama bazi cok ileri sfhalarda goz, kulak asimetri, konusma bozukluklari oldugunu okudum. Tedavisi eger yatis seklini duzeltmek ise yaramazsa, basa ozel hazirlanan, kafanin gerekli yerlerini baski yaparak buyumesini destekleyen bir kask takiliyor.

Idil'in ki ilk zamanlara gore iyilesti ama halen bir egrilik var. Bugun ilk resmini cektim, bakalim onumuzdeki ay nasil olacak kafa dengelerimiz.


20 Eylül 2009 Pazar

Bugun 7 aylik oldum

20 Eylul 2009, seker bayraminin ilk gununde ben yedi aylik bir bebek oldum. Bu hafta annem beni doktora goturdu. Gecen ay Turkiye'de oldugum icin gidememistik. Doktor amcanin odasina ilk defa alici gozle baktim ve kendimden gectim. Tavandan sarkan bir suru renkli, sekilli sey var.di Bir kismini evde gordugum hayvanlara benzettim, kelebekler, zurefalar, filler, bir kismi ise daha yeniydi annem dokunayim diye havaya kaldirdi, tutup cekiyordum zor aldilar elimden. Hadi iki ay gecsin yine gidelim doktora.

Ben bunlarla ilgilenirken kocaman bir teyze girdi iceri, hemsire hanimmis kendisi. Beni bir cekmece icindeki kabin icine koydu, kilomu olcecekmis, hemsire teyze bakti 7 kilo 900 gram olmussun dedi. Son kontrolden beri 600 gram almisim, iyi mi kotu mu bilmem?? Sonra beni annemle beraber yatirdilar, itiraz ettim sirt ustu yatmak istemiyorum ama nerde bende o koca teyzeye dayanacak guc, kocaman bir degnegi kafama dayayip boyumu olctu, 70 cm olmusum, boyum uzunmus ama tavandaki seylere yetisemiyorum naber. Daha fazla sut icmeli, tizz buyumeli.

Sonra doktor amca geldi, pek bir ton ton, beni guzelce muayene etti, bir ara kulagimi birseyler sokmak isteyince bir yumruk atip uzaklastirdim onu. Ne o oyle biri burnuma tuzlu su sikar, diger kulagima cubuk sokar, oyuncak bebek miyim ben. Doktor amca anneme bu kiz cok guclu isiniz is dedi. Tabi ya annem hamilelikte spor yaparken ben armut toplamadim icerdi, bir iki uc diye bizde iki agirlik kaldirdik herhalde. Sonra sira homini girtlak durumlarina geldi, doktor amca artik herseyi yesin, hatta cikista gidin patates kizartmasi ve mayonez alip yedirin dedi. Annemde yanina bira da acalim mi diye sordu. O dedikleri neydi bilmiyorum ama bu ulkede meshurmus. Annemin surat ifadesi o meshur seyleri yememin kolay olmayacagini soyluyordu. Eee tanidik artik kac aydir icli disli yasiyoruz.

Birde kafamdaki yamukluk icin doktor amca sorun yok endise etmeyin, saclar cogaldikca hic farkedilmez dedi ama annem takiyor kafasina. Simdi uzman bir doktor bulmus beni ona goturecekmis. Ne varmis canim dogdugum zaman sadece kafam sagda uyuduysam (annem, babam solcu ya bozuluyorlar:-), kafamin bir tarafi daha yassi olduysa. Bir ayna verselerde baksam gercekten annemin uzuldugu kadar var mi?

Bunun disinda gunduzleri evde anneannemle oynamaya, gezintiye cikmaya, mamalarimi yemeye devam ediyorum. Annemle babam aksam eve geldiklerinde onlarda benimle oynuyorlar. Bu arada yeni seyler ogreniyorum. Evdeki masa gibi dort ayak uzerinde duruyorum ama one gitmeye kalkinca yuzuztu kapaklanaiyorum. Sonra agliyoruma azicik ki beni opup tekrar gaza getirsinler. gecen gun babamla ana kucaginda supermarkete gittik, sirada beklerken onumuzde kivir kivir sacli kocaman kafali bir teyze vardi. Kasla goz arasinda yapsitim saclarina, cektim baktim gercek mi diye. Bizim evdeki bayanlarin saci cali supergesi gibi duz, ilk defa boylesini gordum cekerim arkadas. Annem kadindan pek bir ozur diledi ama ne yaptim ki??

Benden haberler simdilik bu kadar. Bilgisayari kapar kapmaz yine yazarim.

Idil

Bugun bayram

Idil'in ilk bayrami beni biraz dusundurdu. Biz buyudukce, aileler kuculdu, akrabalar arasindaki baglar gevsedi, apartman komsuluklar azaldi, bayram tatilleri uzadi ve turlar ucuzladi derken nerde eski bayramlar oldu. Dusundumde 13 yildir bir bayrami bile ulkemde gecirmemisim. Aslinda lisede, universitedeykende bayramlar biraz yuk gibi gorunmeye baslamisti, cocukluktaki heyecani yitirmistim ama yine aile buyukleriyle, kuzenlerle beraber keyifli vakit gecirirdim. Ozel yemekler yapilirdi, uzun masa sohbetlerinde o yemeker tuketilirdi. Kurban bayramini cocuklugumdan beri sevmem ama seker bayramlari sekerdir.

Buna karsilik son 13 yildir her sene Noel icin Roma'ya gittim cunku kayinvalidem icin Noel onemli bir bayram. Babamiz inancli biri olmamasina ragmen annesini mutlu etmek icin her sene bu gelenegi surdurdu. Bense annemden aman bayrama gelin gibi bir talep gelmedigi icin bu duruma pek kafa yormadim. Ta ki Idil hanim piyasaya cikana kadar.

Idil'in sadece bir tarafin gelenekleri ile buyumesini istemiyorum. Nasil Noel' de Noel Baba'dan hediye bekleyecekse, bayramda da bayramlik giyip, aile buyuklerinin elini opmesini, onlardan seker, bayram harcligi almasini istiyorum. Neyseki bayramlar artik yaza geliyor, boylece Idilcim dayisi, kuzenleriyle birlikte bayram yasayabilecek.

Bu dusunceler cercevesinde Idil'in ilk bayrami icin burdaki ailem diyebilecegim arkadaslarla bir yemek duzenledik. Idil yeni bir eve gitti, uzun zamandir gormedi teyze ve dayilarini gordu, kucaktan kucaga gecti, cok mutlu oldu. Eve dondugumuzde banyo, meme derken itirazsiz hemen uyudu.

14 Eylül 2009 Pazartesi

Gecen yil bu gunler

Gecen yil bugunlerde amniyosentezin ilk sonucunu yeni almistik. Tabi ya 15 Eylul 2008 saat 14.00de randevum vardi jinekologumda. Stecimle arabada gidisimizi unutamam. O da endiseliydi ama bana moral vermek icin nasil guclu duruyordu. Doktoruma henuz sonuclar gelmedigi icin, o anda bizim onumuzde labarotuvari aramasini ve bizim giyotini altinda olumu beklercesini bekleyisimiz unutmak ne mumkun. Nasil bi korkuydu, endiseydi yasadigimiz, Allah kimseye gostermesin. Doktorum sonucu alir almaz bas parmagiyla ok isaret vermesiyle, benim elim ayagim bosaldi. Halbuki 3 hafta once ayni odadan amniyosentez yapmam gerektigini ogrenip, aglayarak cikmistim. Yaa idilcim seni beklerken anneyi en korkutan olay bu oldu.



Hic de kendime kondurmamistim amniyosentez gerekecegini. Yasim 36 idi evet ama fiziken ve ruhen sanki 20li yaslarin sonunda hissediyordum kendimi. (simdi 37 oldum, anne oldum ama halen 29-30 arasinda takiliyorum kafamda, buyumek istemiyorum) 12. haftada yaptirdigim 3lu test sonucu 1/71 cikinca, doktorun karsisinda goz yaslarina boguldum. Kendimi suclamaya basladim, planli bir hamilelik degildi benimkisi, hamile oldugumu bilmedigim ilk ayda sosyal bir icici olarak fazla icki ve sigara icmistim, gerekli vitaminleri almamistim, benim sucumdu butun bunlar. Doktor bana bu tarama testlerinin istatistiki veri oldugunu soylemekteydi, teshis koymuyordu, gecenlerde 3lu test sonuc 1/20 cikan hastasinda birsey cikmadigini anlatmaktaydi ,ama duyan kim.



Sorun bebisin urettigi bir proteinden kaynaklaniyormus, (o zaman calismistim odevimi ama simdi sildim kafamdan) yani benimle yaptigim yedigim ictigimle ilgisi yokmus. Ama gel sen bunu bana anlat. Aglamaktan gozlerim oldu davul. Neyseki bebisimizin saglikli ve minik bir kiz oldugunu ogrendik. O gun kendime soz verdim eger ikinci bir cocuk yaparsam dogrudan amniyosentez yaptiricam. Ikili, uclu test falan vakit kaybi, endise kaynagi, garantisi de yok.



Amniyosentez hikayelerini dinlemisligim vardi; karnina igne batmasi, bebisin suyundan alinmasi, bebegin hareket etmesi, ignenin ona batmasi ihtimali. Sonucta tum korkularim bosaymis dedim. Uzman bir doktor tarafindan yapilan amniyosentezde aci duyulmuyor, bebek ultrasonla izleniyor ondan mumkun oldugu kadar uzak bir noktadan igne batiriliyor, hersey birkac dakikada bitiyor. Sonrasinda hafif kasilmalar oluyor ama yapan doktora gore bir gun istirahat yeterliydiki gercekten de ertesi gun kasilmam kalmamisti. Neyseki kendi doktorum dort gun izin verdi de o ruh halinde ise gitmek zorunda kalmadim. bebis ise calisip alinan amniyotik siviyi birkac saat icersinde yeniden uretiyor. Anladigim kadariyla doktorlar alinan sivinin rengine bakarak bir fikir sahibi olabiliyor. Benimkini yapan doktor tup dolarken himm acik renk sivi , iyi demisti de acik icim rahatlamisti. Sonrada sonsuz bekleyis... Neyseki yeni metodlar uc kromozoma hemen bakip down, spina bifida ve hatirlamadigim bask bir anomali olup olmadigini anliyorlar. (yararli bir ingilizce link http://www.mayoclinic.com/health/amniocentesis/MY00155 )


Guzel kizimiza kavusma surecindeki en gerilimli gunler geride kaldi sukurler olsun.



13 Eylül 2009 Pazar

Tatil donusu notlar

Tatil donusu ve annenin ise baslamasi Idil'i pek zorlamadi. Sabah aksam anne sutu oglen iki kere biberondan formul sut, itirazimiz yok gibi gorunuyor simdilik. Kati gidalari zaten aliyorduk. Kizimi zorlayan disler. Sanirim usttekiler geliyor. Agzini acip bakamiyorum, diliyle engel oluyor.



Tatil donusu benim icin kolay olmadi. Isin ilk gunu sakin gecer mesajlarina falan bakarsin di mi? Neredeee toplanti ustune toplanti, ertesi gun oglene yetisecek briefing. Zaten aylardir beynimin, konsantrasyonumun ise ayrilan bolumu offline. Yogun is temposu , hava degisimiyle birlikte once bas, bogaz agrisi olarak geri dondu bana. Uzerine bir de burun akintisi, oksuruk eklenince anne hanim yataga dustu. Idil dogdugunda beri hic bu kadar uyumamistim. Butun gun emzirme ve yemek yeme durumlari disinda uyudum. Doktor cok siki bir sogukalginligi teshisi koydu da babamizin ici rahatladi. Ona kalsa hastaneye gidip domuz gribi testi yaptirmaliydim. Cumartesi ucaga bindik ne de olsa. Ama ben grip oldugum halimi de biliyorum. Neyse benin siki sogukalginligi Idil hanimin da burnunu sirlatiyor bu hafta sonu. Kizim iki gundur akan sumuklerini yaliyor. (agzindan da dis salyalari pek bir islak gecti bu hafta sonu) Burnunu temizleme operasyonunda ise basiyor yaygarayi. Neyseki atesi cikmadi. Sukretmek lazim.



Tatil donusu doktorumuzdan randevu almaya calisiyorum ama adam bizim gidebilecegimiz saatlerde kasima kadar dolu. Agustos ayi kontrolunu atladik malum Turkiye'deydik. O nedenle acilen kizimi doktor amcasiyla bulusturmak istiyorum. Cumartesileri calismiyor dr amca. Bakalim biz aykiri bir saatte goturmek icin isten izin alicaz herhalde.



Tatilin son haftasi ev nufusu azalinca Idil'in memede uyuma sorununa bir el atalim dedik. Pediatrimiz tatile cikmadan uyarmisti, artik Idil kendi kendine uyuyabilmeli sonra alistirmakta gec kalabilirsiniz diye. Rasyonel ana baba olaraktan biz daha Idil dogmadan "Fate la Nanna" (Estivill Eduard; De Béjar Silvia), kitabini okumustuk ve bebek uyuturken neler yapmamamiz gerektigini ogrenmistik . Ama Idil hanim 8 haftaliktan itibaren memede dalip, sabah uyaninca, evdeki hesap carsiya uymadi. Dedik aman biz pek bir sansliyiz, birakalim boyle gitsin, minisi de aglatmamis oluruz. (o kitaplarda verilen kurallar iyi de, anababa yuregini katilastirma yontemleri de onerseler iyi olur. Bebisi kucagima aldiktan sonra pek bir yufka yurek oldum) Ama 5.ay ortasinda itibaren gece uyanmalari baslayinca, uyaninca meme ariyor bebis diye ben panikledim.



Neyse ilk tatbikat aksami (Idil 6 ay 1 haftalik) banyo meme duzenini tersine cevirdik. Banyodan sonra sakince konusarak giydik pijamalarimiza, girdik uyku tulumumuza, opucukle falan kapattik isigi, yattik. Biz de karanlik odada, yataga yattik, nefes almadan onun tepkisini bekliyoruz. Aglama sureci basladi. Iki dk sonra babasi gitti optu, konustu, bes dk gecti ben gittim falan derken 20 dkl'ik bir aglama (daha cok mizildanma, can acitan aglamalardan degil) sonra uyudu. Ondan sonra her aksam mizildanma suresi birer ikiser dk azaldi. Ilk aksam benim icin cok zordu ama fiziksel olarak iyi oldugunu (kaka, banyo yapildi, yemek yenildi, gaz cikti) tek sorununun uykuya dalamak oldugunu dusundugun icin dayanabildim aglamasina. Babamiz beni tutmasa alip memeye dayayacaktim kizimi.n agzina. Neyseki Stecim beni alt kata gonderdi de daha ilk gunden oyunu bozmadim.



Asagida annemin elestirisel bakislarini, ben uyuturum evladim, aglatmayin tepkilerini savusturmak zorunda kaldim. Sabah acaba mutsuz mu kalkar diye bir korkum vardi ama sabah beni gorunce gulen gozleri o endisemi de yok etti. Uzun vadede bebisin iyiligi icin dogru bir yaptigima inaniyorum.



Bruksel'e geldigimizde ise banyo meme rutinine donduk ama uyumadan memeden aliyorum ya da dalmaya baslamissa altini acip uyandiriyorum. Aglamalar azaldi. Nazar degmesin. Gece uyandiginda bazen iki mizlanip tekrar uykuya dalabiliyor. Bakalim dis agrilari gecince gece uyanmalari da kesilecek mi?? Gorecegiz.


Gecenlerde Ozgur Anne'nin yazdigi gibi bunlarin hepsi gecer diye dusunmek, pozitif yaklasmak lazim. Olumsuz yaklasimla artan stres yorgunlugu daha dayanilmaz kiliyor. Ben Idil dogdugunda, emzirmenin cok zor ve acili oldugu donemde, en fazla 3 ay emziririm diyordum, baktim yapabiliyorum 6 ay dedim, simdi diyorum ki bir yasina kadar giderse gidelim. Bebek sahibi olmak cok buyuk bir degisim oldu ozellikle bizim gibi hayatta cok sey yapmaktan zevk alan, gezen tozan, okuyan, insanlar icin. Bebisin hayatimizi degistirdigini ve farkli guzellikler getirdigini kabullenmem, zorluklarla basetmemi kolaylastirdi. Neyse konuyu cok dagitmayim, bu konulardaki dusuncelerimi ayrica yazarim. Geriye donuk yazilmayi bekleyen o kadar cok konu, kaydedilecek ani varki.

tatilden notlar





Evet bes haftalik tatil sona erdi. Gecen hafta isbasi yapildi ama ne is basi (o ayri bir yazi konusu) Ilk bebisli tatilimiz nasil gecti? Beklenenden yorucu, neden mi? Idilcimin disleriyle dislendi tatilde ondan.

Biz duzenli gece uykusuna alismis simarik anne ve baba olarak gecede bes kere uyanmasina basta anlam veremedik. Duzeni degisti ama birkac gune kadar duzelir dedik. Ama maalesef halen suruyor bu durum. Her gece bes olmasa da 3 ve 5 olmak uzere en az iki nobetimiz var. Tam uykuya daldigimizda Idil aglamaya basliyordu sanki bilmis gibi. Sonra Idil uyanicak nasilsa diye biz uykuya dalamaz olduk. Uc ayi dolunca odasini ayirdigimiz minigimizle yine ayni odayi paylastigimiz icin her hareketinde uyandi uyanacak diye stres yasadik. Neticede ilk iki hafta boyle gecti. Bizim acimizdan cok dinlendirici bir tatil olmadi ama zaten anne baba olarak eskisi gibi dinlenmek imkansiz. En rahatladigimi dusundugum anlarda bile kafam geri planda bir idil programi calistiriyor, sunu soyle bunu boyle yapayim diye. Ebeveynlik 24/7 bir is, gonullu olmazsan olmuyor.

Ote yandan tatil Idil'ime cok yaradi. Boyu hizla uzadi, kilo artisi ehh ama bence en onemlisi motor, zihinsel ve duygusal gelisimi. Idil Bruksel'de anne baba anneanne ucgeninde buyuyor. Gunluk rutin bunlar ve disarida gezerken gordugu insanlar. Tam 5-6 civarinda farkindaliginin arttigi bir anda uzun bir sureyi 2.5 ve 9 yasindaki kuzenleri arasinda gecirince bakislari, dikkati, cikardigi sesler, hareketleri cok gelisti. Bu benim teorim ne kadar dogru bilemem ama bana sanki evde herkesi gozlemleyip bir tek kendisinin yuruyemedigini anladigi icin surekli ayakta durmak istiyormus gibi geldi. Ayaklarina bastirdigimizda mutluluk cigliklari atiyor, ziplayip adim atmaya calisiyordu.

Idilcim denizi, suyu cok sevdi. Zaten dogdugu gunden itibaren hergun banyo yapti kizim. Denizde nasil mutlu oldu, gulucukler sacti, bizi de mutlu etti. Deniz suyunu icmeye calisirken bizi cok guldurdu. Sari simidinin icinde katlanan gobusu ile kucuk buda gibiydi. Bir dahaki yazi iple cekiyorum, o zaman belki kolluklarla yuzer, pek aceleci gordum kendimi:-)))

Bu tatilde Idil'i ilk defa gece disari cikardik. Simdiye kadar uyku duzeni bozulmasin diye biz cikarken annemle evde birakmistik (yasasin anneanneler, babaanneler). Duzen bozulunca deneyelim dedik. Banyomuzu yapti, guzelce emdik sonra hop araba koltugu, hop hop deniz kenari yuruyus, cay muhabbeti. Aksan 8 ile 11 arasi disarda kaldik arabasinda uykuya daldi. Eve gelince uyandi emzirdim ve tekrar uyudu. Sonra gece uyanma rutini devam etti.

Artan ilgi ve dikkat bu tatilde yonunu bahcedeki ciceklere cevirdi. Buyulenmis gibi ciceklere bakan kizim, catiya uzanan begonvile bakmaktan ayri bir haz aliyor gibime geldi. Babasi her aksam uzeri onu ciceklerle konusmaya goturdu ama bizimki avuclayip kopararak agzina goturmeyi tercih ediyordu. Neyseki anne yapraklari yutmadan agzindan cikarmayi basardi (gece aklima "into the wild" filmi geldi, ya ben gormeden yuttuysa ve cicekler zehirliyse de fikri geldiyse de kovdum evhamlari)

Simdilik tatil notlari bu kadar (sozde organize bir anne olunup olaylara taze taze yazilacakti ama olmadi olamadi, olamiyor, benden super organize anne)