7 Mart 2011 Pazartesi

Dokunma anne dokunma!!!

İtiraz itiraz itiraz sürekli bir itiraz modundayız.

Bilse, mazaretim var asabiyim ben, diye şakıyacak İdil hanım bu aralar.

Azıcık sevecek olsam, ''anne İdil'e dokuma'' diye çıkışıyor.

Sanırım İdil bu aralar dış dünyayı, diğer çocukları daha iyi algılamaya başladığı için çelişkili, zor bir süreçten geçiyor. Sürekli bir sorgulama halinde. Antenleri çok açık: Anne bu ne, ne işe yarar diye  soruyor. Bazı kavramları anlaması güç olduğundan yüzünde bir soru işaretiyle duyduğu açıklamayı kaydedip geçiyor. Bir de kendine ait olanı vermek, paylaşmak istemiyor. Her işini kendi yapmak istiyor yapamayınca kızıyor.

Annenin sabrı sürekli test ediliyor. Anne artık hayatı boyunca çocuğu ile ilişkisinde sabrının test edileceğini biliyor. Çünkü çocuğunun seçimleri, tercihleri, istekleri onunkinden farklı olacak. Her seferinde anne önce kendi egosunu frenlemeye çalışarak orta yolu  bulacak. Şimdiden buna bez değiştirme, elbise seçimiyle başladık (İdil salopet giymiycek) ileride neler neler olacak.

Bunları yazmakta amacım şikayet etmek değil geriye dönüp baktığımda bu günleri hatırlamak, nereden nereye gelmişiz onu görmek.