27 Ekim 2011 Perşembe

Hatırlanası diyaloglar II

İdil ve Ankara'nın taksicileri arasında geçen diyaloglardan hatırımda kalanlar:

1. İdil'i seven bir taksi şoförü, benim de torunum olsun, ben de dede olmak istiyorum der.
İdil hanım hemen yok yok yok sen dede olmazsın, sen taksi şoförüsün diye itiraz eder.
2. Bir başka şoförü ise kellikten muzdariptir. İdil taksiye biner binmez, anne bu amcanın saçı yok diye yorumda bulunur. Anne hafif utanarak, evet İdil'cim bazı erkeklerin saçı dökülür, mesela dayın diye durumu kurtarmaya calışır. İdil neden anne neden diye seklinde açıklama ister. Anne genetik kodlardan falan bahsederken, taksici daha pratik bir çözümle ben saçımı taramadım o nedenle döküldü diye duruma el koyar. Ertesi sabah İdil elinde fırçayla ayna karşısına dikilir.

3. Başka bir gün, başka bir takside (ki bu taksiye defalarca bindik) İdil ben yabancıyım ben yabancıyım diye kendini yabancılar. Taksici yok kızım sen bizim kızımızsın, okulumuzun öğrencisisin diye yorumda bulunur. İki buçuk yaşındaki velet nasıl oldu da yabancılığı kendine mal etti sorusu annenin kafasında asılı kalır.

4. Taksilerin aynalarına astıkları tesbih, nazarlık, cd vb bilimum ıvır zıvır İdil'in radarından kaçmaz. Her takside bunların envanteri yapılır. Neden astıkları sorgulanır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder