9 Aralık 2010 Perşembe

Kısa kısa haberler

21 aylık oldu İdil'im. Bir yaş sonrası gelişim o kadar hızlandı ki ben hızına yetişemedim. Bu nedenle uzun zamandır aylık gelişimleri kaydetmeyi bıraktım. En son 17 aylık olduğunda yazmışım.
Aklıma geldiği gibi, kronolojik takılmadan yazayım belki sonra düzenlerim.

  • Geçtiğimiz hafta sonu (4 Aralık 2010) bir arkadaşımızın evinde, kendi kendine ve hiç tutunmadan basamak inip çıktı ve çok mutlu oldu. Bana uzun zamandır yapabilirmiş gibi geliyordu ama cesaretlendirmek istemedim bekledim kendi yapsın diye.
  • Artık ciddi ciddi konuşuyoruz. Türkçe, italyanca cümleler kuruluyor. Ama İtalyanca cümle yapısı Türkçe gibi özne nesne yüklem şeklinde. Bir de iki dilden kelimelerle cümle yapıyor:
lettone'ye (büyük yatak) gidelim
İdil'in passegino'su (puseti)

  • Sabahları yatağa yanımıza alınca:
Baba İdil'e süt getirsin. Anne getirmesin baba getirsin.


  • İtalyanca kuraldışı fiileri geçmiş zamanda kullanırken kurallı fiiller gibi çekim yapıyor. Kendince kurallı fiil çekimini çözmüş minnak.
scendere (inmek) ---> scenduto (idilcesi), sceso (doğrusu)
mettere (koymak)---> mettuto (idilcesi), messo (doğrusu)
  • Kreşle birlikte fransızca da başladı. Öğretmelerine göre artık onları anlıyor ve ufak tefek konuşuyor. Ben ona fransızca kelimeler söylediğimde çok mutlu oluyor. Geçenlerde yemekten sonra ağzını silmek istediğimde mızlandı. Kreşte hiç böyle tepki koyulmuyor. Ben de gel İdil ağzını silelim diye fransızca söyleyince paşa paşa sildirdi. Nasıl bir şeydir bu anlamadım.
  • İdil'in öğrendiği ilk fransızca şarkı:
Bonjour tout va bien
J’ai mes dix doigts, mes deux mains
Deux yeux encore fatigués
Comme tous les matins
  • Dün benim bir hırkamı giymis ortalıkta İdil toplantıya gidiyor diye geziyordu. Geçen hafta babasının ofisine gitmiştik babası toplantıdayken bekledik şimdi toplantı kelimesi dilimizden düşmüyor.
  • Bu yıl ilk defa St. Nicolas'a ile tanıştık.(Noel babanın nordik versiyonu, 6 aralıkta geliyor) Yanında değildim kreşe gelmiş, biskuvi ve çikolata vermiş hediye, şarkılar söylemişler. Eve gelince İdil St. Nicolas'a nasıldı, beyaz sakalı varmıydı? Giysileri ne renkti? Kırmızı mıydı? falan dediğimde benim de St. Nicolas'yı tanıdığımı anlayıp mutlu ve muzur bir şekilde güldü. (Henüz çikolata yemeyen (yedirilmeyen) İdil'cim kendisine hediye gelen çikolata paketini alıp annenin babanın diyerek bize verdi).
  • Bu hafta sonu İdil kreşten ilk sıkı virusunu alıp hastalandı.Cumartesi ve pazar bol gezmeli geçti. Pazar akşamı eve geldik, yemek istedi. En sevdiği makarnaya bile burun kıvırdı. Sonra banyodan çıkınca çıkardıç Bir baktık ateş 39.5. Kendi kusmasından korktu ve iğrendi. Ne olduğunu anlamadığı için ağladı durdu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder