22 Mart 2010 Pazartesi

Gezdik Gördük Geldik

Roma, babaanne dede ziyareti güzel geçti. İdil Noel döneminde yaşadığı yabancı endişesi sendromunu atlattığı için kucaktan kucağa gezdi, herkesleri gülücükleriyle mutlu etti. Halinden şikayetçi sadece 16 yaşındaki köpeğimiz Camilla'ydı sanırım. Garibim İdil'in cici cici diye severken ağır kaçan vuruşlarından kaçmak için evde köşe bucak saklandı. Neyse ki akıllı kızım yavaş yavaş nasıl sevileceğini çabuk öğrenerek annesinin vicdan azabına son verdi.

Cumartesi günü turist takıldık: İspanyol merdivenleri, Pantheon, Fontana di Trevi derken açık havada yemek üzerine dondurma pek keyifliydik. Yavruş da yalanarak Roma dondurmasını tatmıs oldu. Ayrıca güvercinleri kovaladı, kaldırım taşlarını inceledi, gördüğü köpeklerin peşine bauv bauv diye takıldı. Kafasına göre dükkanlara dalıp rafların önünde heyecanla titredi, kendi dilinde söylendi durdu. Bazı dükkan sahipleri şirinenin cazibesine dayanamayı eşantiyon hediyeler verdiler. Böyle giderse ganimetleri taşımak için ekstra valiz götürmek gerekecek:-P

Nisan sonuna doğru beklediğimiz kuzenimiz Gabriele ile anne karnındayken tanıştık. İdil'e bak sen de 13 ay önce aynı yerdeydin diye anlatmaya çalıştım ama pek ilgilenmedi. Yapacak daha önemli işleri vardı.

Pazar günü büyük kuzenlerimiz Giula ve Paola ile paten kaymaya Villa Borghese parkına gittik. Orada da yüz metre yolu yürümek saatlerimizi aldı, yollar çer çöp ıvır zıvır dolu, müfettiş İdil hanım hepsini inceleyecek kolay mı? Brüksel'de aylardır güneş görmeyen yavruş güneşe ve temiz havaya doydu.

Uçak yolculuğumuz da pek keyifli geçti. İdil'in uyku saatine denk geldiği için uçuşun yarısında uyudu diğer yarısında kah koridorda yürüdü kah kitabın baktı sağa sola laf yetiştirdi.

İşte böyle bir Roma macerası daha bitti, darısı bir sonrakinin başına...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder