4 Kasım 2009 Çarşamba

Annelik üzerine

İdil doğduğundan beri bebekleri, hamileleri daha çok farkeder oldum. Neden??

A) Brüksel'de yaşanan baby boom B) algıda seçicilik C) hepsi.

Doğru yanıt sanırım C.

Bazen kendimi 1-2 aylık bebeklerini kucakta taşıyan annelere özlemle bakarken yakalıyorum. Eve gidince Idil'in ilk resimlerine bakıyorum; o yumuk yumuk ellere, ayaklara, büzük dudaklara falan. Halbuki o günleri yaşarken of yeter bir büyüse, ele avuca gelsede, oturup iki oynasak, konuşsak diyordum. Şimdiki ruh halim ve hormonal dengemle düsünüyorum ve farkına varıyorum ki ben o ilk günlerin tadını çıkaramamışım. Biraz baby blues, biraz post-partum depresyonu ilk aylar öyle geçmiş gitmiş.

13 yıldır sevgiloşla beraberiz. Beraber büyüdük burada, evimizden uzakta birbirimizin ailesi, her şeyi olduk. Sıra çocuk yapalım mı sorusuna geldiğinde hep erteledik çünkü beraber keyfimiz çok yerindeydi. Artı ben hiçbir zaman bebek bebek diye ayılan bayılan biri olmadım Evet yeğenlerimi çok sevdim ama onun dışında sokakta gezerken bebekleri farkedip ay canım cicim yapmadım. İdil hayatımıza girene kadar onun eksikliğini hissetmemiştik. Şimdi anlıyoruz ki onunla tamamlandık.

İlk günlerde/haftalarda İdil ile yalnız kalmaktan cok korkuyordum. Ağlarsa, sakinleştiremezsem, uyutamazsam diye endişeleniyordum. Hele hastanede ilk emzirme deneyimlerinde kafasının arkasında da bıngıldak olduğunu bilmediğim için kafasını deldim ben bu bebişin, benden anne falan olmaz diye ağlayışım evlere şenlikti. Bir de özgürlüğümün kısıtlanıyor olması çok korkuttu beni. Yağmurlu bir Mart sabahında uykusuz, yorgun kuzumu emzirirken bir anda sanki hayatımın sonuna kadar hep o şekilde yaşıyacakmışım (2 saatte bir emzirme, acıyan kocaman göğüsler, uykusuzluk) gibi geldi ve gözlerim doldu. Ste'nin 3 haftalık babalık izninden sonra işe gittiği sabah kapıda beni de götür diye yaramaz çocuklar gibi ağlayacaktım nerdeyse.

Hayatımın değiştiğini kabul etmem zaman aldı. Tam anlamıyla kırkı gün!!!! Kırkı çıkma olayına o güne kadar kuşkuyla bakarken şimdi bilimsel bir açıklaması olacağını düşünüyorum.

Birde kendime mükemmel anne olmak gibi bir hedef koymadım. Emzirmek zor geliyordu, tamam ilk 3 ay yaparım sonra bırakırım dedim. İlk 3 ay sonunda hedefimi 6 aya çıkardım zoru gitti diyerekten. İdil 8.5 aylık oldu ve halen emzirebiliyorum ve mutluyum.
İlk başlarda değişen hayat korkutucu geldiyse de, İdil'in hayatıma, bana kattığı renklere, duygulara, düşüncelere kolay kolay değer biçilemez. Idil beni daha iyi bir insan, daha duyarlı bir birey olmaya yönlendiriyor. Akşamları eve dönüp beraber vakit geçirmek için can atıyorum. İşten geç çıkmak zorunda kalırsam içim parçalanıyor.

İdil kuşum iyi ki geldin minik dünyamıza.










3 yorum:

  1. harika bir yazi.
    baby blues hepimize oldu heralde, bazilarimiz kolay atlatti, bazilarimizin ki (mesela ben =) ) uzun surdu.
    simdi geriye donup ben de, o gunleri keyfini cikaramadigim icin uzuluyorum, ama kolay degil iste tecrube.
    ikincilere belki =)

    YanıtlaSil
  2. Tesekkürler Kiraz doğru diyorsun tecrübe.
    İkincisi için geç kaldım galiba. Bir daha amniyosentez falan diye düşündükçe aklım çıkıyor. Ama tabi kader kısmet diyelim:-))

    YanıtlaSil
  3. Sevgili Meltem tam tamına aynı süreci yaşadık. Benim 2,5-3 ay falan sürmüştür herhalde Cevdetle yalnız kalma korkum. Artık gece bile yalnız kalıyoruz, haftada en az 1 gün hem de. Eşim çok çalışıyor :) Ama biliyor musun o ilk günlerin tadı sanırım torunlarla çıkarılacak bişiy. Çünkü ben tekrar kucağımda bir yenidoğanla başbaşa kalsam kesinlikle yine aynı şekilde hissedeceğimden adım gibi eminim. Neden? Çünkü bütün sorumluluk annede. Ve sorumluluk, hem de kendinden geçmene neden olacak bu katı sorumluluk, üstüne bozulan hormonlar falan derken... tablo pek de değişik olmayacak bence. evet realizm budur.

    YanıtlaSil