30 Eylül 2011 Cuma

İkinci hafta geride kalırken

Zaman hızla akıp gidiyor. Ankara'ya geleli on beş gün olmuş resmen. Bu kısa sürede  biraz da olsun bir düzen kurduk. Hatta İdil'in okuluna ön alıştırma turlarına başladık. Telefon, internet kaynaklı bazı sıkıntılarımız olduysa da genel olarak iyi geçti ilk on gün.

Netice olarak dil sorunumuz yok. Uyum sorunumuz sınırlı denilebilir. Çocuk arabası düşmanı kaldırımlar, her yere park etmiş arabalar ve neredeyse doksan derece yokuşlarda  olmasa  herşey daha keyifli olacak. Ama bu da Ankara'nın  tuz biber diyelim geçelim.

Oturduğumuz muhitde çok sayıda yabancı yaşıyor. İdil'in şimdiden Fransız, Amerikalı ve Japon arkadaşları oldu. Sitede küçük bir oyun parkının olması çok iyi oldu. Akşam üstü inip biraz oynuyoruz.

Türkiye'de yaşamanın kolaylıklarından faydalanıyoruz. Bir telefonla ne istersen geliyor neredeyse. 15 yıldır Brüksel'de mahrumiyet bölgesinde yaşamışız resmen. Özellikle de çalışırken cumartesi günlerini alışveriş peşinde geçirmeler, akşam 6'da kapanan kuru temizlemecinin kapısında Garfield gibi kalmalar çok uzakta kaldı.

Ruh halimiz nasıl? 
Ben halen uzun bir tatile gelmiş gibi hissediyorum. Eşyalı eve biraz otel havasında oluyor. Senden hiçbir şey yok. Sanırım kendi eşyalarımız gelene kadar sürecek bu tatil/ otel hissiyatı. Diğer bir neden de Brüksel'de olduğu gibi 'bugün hava nasıl olacak' diye uyanmıyorum (ben buna tatil hali derim de).  Bir de İstanbul'u ve denizi özlüyorum bir istanbullu olarak. 

İdil gündüzleri enerji patlaması yaşıyor. Duvarlara tırmanıyor, taklalar atıyor, sokakta pusetsiz çıkarsak alıp başını uzaklara koşuyor. Ondaki bu patlamanın ne kadarı yaştan, ne kadar mekan, yaşam değişikliğinden kaynaklanıyor, anlayamıyorum. Daha önce pek yaşamadığımız gece uyanmaları, gece ve karanlık korkuları başladı mesela. Belki de hepsi biraraya geldi. Bundan bir sene önce taşınmış olsak daha az hissederdi bu değişimi.

Ste evimize 10 dakika yürüme mesafesinde olan yeni işine alışmakla meşgul.O pek renk vermiyor ama keyfi yerinde gibi.

Sonuç olarak: iyiyiz, uyum sağlıyoruz ama Brüksel'deki arkadaşlarımızı çok özlüyoruz. Ve teknolojinin verdiği imkanlara teşekkür ediyoruz.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder