9 Ocak 2010 Cumartesi

Home home sweet home

Nasıl anlatsam, nerden başlasam....? O kadar çok şey varki yazacak.

Son üç haftada Roma-İstanbul-Roma maratonu koştuk, yola çıkarken ve dönüşte Brüksel'in kara kışına takıldık, Roma'da iki hafta internetsiz, televizyonsuz dünyadan koptuk, İdil kuşla full time beraber olduk, oyunlara doyduk ve nihayet evimize döndük. Gezmek tozmak güzel ama insanın evi gibisi yok.

Gidiş maceramız korktuğumuz gibi olmadı. Bir saat rötarla kalktı uçağımız akşam ona yirmi kala. Roma'ya varış, bavulları al, taksiye bin derken kayınevine vardığımızda saat gecenin biri olmuştu. İdilcim sağolsun uçak kalkar kalkmaz uyudu, sanşımız yaver gitti uçak boştu , araba koltuğunu yanımıza koyduk, bebiş orada uyudu. o da rahat etti biz de:-) Eve vardığımızda da yatağına yatırdım uykusuna devam etti. Sabaha karşı dört gibi uyanıp, ağladığında yatağımıza alıp, yanımızda uyuttum.

İdil Roma'da baba tarafıyla haşır neşir oldu, bol bol italyanca duydu, hepsi bir ağızdan cır cır cır konuşurken bazen yoruldu kesin sesinizi diyemediği için acık mızmızlandı, kayın köpek Camilla ile tanıştı ve onun peşinde koşarak yürümeye başladı, onu sevmeye çalışırken bol bol patakladı. Allahtan Camilla diğer dört torunu büyüttüğü için tecrübesini konuşturup İdil'in ataklarını savuşturmayı başardı. 15 yaşında ki sevgili Camilla artık havlamayı da bıraktığı için İdil'i korkutacak hiç birşey yapmadı.

Yılbaşı (Noel) ağacının süslerini koparma, ışıklı topları ağzına sokma, ağacı devirmeye çalışmak gibi yeni beceriler kazandı İdil hanım bu tatilde. Artık istediği şeyler olmadığında sıkı tepki veriyor, ne istediğini daha iyi biliyor, elde etmek için çabalıyor, özellikle ulaşmasın diye yükseğe koyduğumuz şeylere ulaşmak için parmak uçlarında yüksele yüksele balerin olacak kızım.

İdilcik artık farklı yerleri, kişileri, sesleri tanıyor ve tanıdığını da belli ediyor. Güzel bir örnek yılbaşı için İstanbul'a gittiğimizde anneannesini tekrar gördüğünde attığı sevinç çığlığıydı. Sonra Roma'ya geri döndüğümüzde Camilla'yı bıraktığı yerden kovalamaya devam etti. Büyüyoruz galiba.

İdil gezmeyi seven bir bebek, dışarda gezerken, insanlar arasında pek mutlu, gülücükler dağıtıyor sağa sola, yeterki hareket halinde olalım. Herhalde bu nedenle 10 ay 3 haftalık kızım bugün onunca kez uçağa bindi. Ben onuncu kez uçağa bindiğimde 20li yaşlardaydım. Gezgin mi olacağız nedir?

Yazacak o kadar konu birikti ama ben yorgunluktan unuttum çoğunu. Roma'da internet bağlantısı olmaması beni duman etti. İtalyanların bu konuda geri kalmışlığını yazıcam bol bol içimi dökmek için. Yeni yıl ve yeni beklentiler, yeni düşünceler, yeni kitaplar, filmler, eski anılar, geçen yıl bu dönem, yaklaşan doğum günü.

Yorgunum çünkü bu tatil tatil olmadı benim için. İdil benim kayınlarla durmadığı için günün her dakikasında onunla ilgilendik anne ve baba olarak. durumu tasvir etmek. Yoruldum ama keyif aldım kızımla beraber olmaktan:-))) Bugün ise yolculuk günüydü. O nedenle katmerli yorgunluk var. Sağolsun kar, sayesinde bir saat ucak içinde kalkmayı bekledik. Sonra inişe yarım saat kala havada, sonsuz bir beyazlığın içinde bir kırk dakika daha döndürdüler. Böylece bir saat kırk dakikalık uçuş oldu mu üç buçuk saat.

Diğer bebişler ve annelerinden uzak kaldık bu dönem. İlk fırsatta bloglar okunacak.

Pazartesi işe dönülecek :-(( gereksiz bazı insanlar görülecek :-(( ama bir bardak sıcak çay da içilebilecek :-P

Muhtemelen çok saçmaladım ama okuyup düzeltecek bile halim yok. Bu akşamlık bende bu kadar. Evimize hoşgeldik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder