23 Haziran 2010 Çarşamba

16 ay geride kaldı

17. ayımızdayız. Bu dönemde ki büyüme hızına yetişemiyorum gibi. Yeteri kadar beraber olamıyorum diye üzülüyorum. İş cıkışı iki saat oynuyoruz. O saatlerde çok yorgun olduğu için yerine göre huysuz olabiliyor minik kuzu. Akşam uyuturken anneanne diye ağlıyor. Haklı tüm gün onunla geçince annem tüm ihtiyaçlarını karşılayan kişi olarak öne çıkıyor.

İki lisanla büyüme de tam gaz. Kelime dağarcığı çok gelişti. İki kelimeli cümleleri genelde Türkçe. Baba buna ne diyor diye sorunca italyanca anne ne diyor deyince Türkçesini söylüyor. Bu kimin oyuncağının cevabı İdil'in. Sonra annenin dolabındaki eşyalar bakıp annenin diyor. Geçen gün biryerlerde 2 sayısını görüp iki deyince koptum. Tüm kitapları arasında istediğini tanıyıp alması, idil ne buldun diye sorunca, yaprak diye getirip elime vermesi gibi şoklar yaşıyorum bu günlerde. Sanki hep bebek kalacaktı. İşten aradığımda keyfi yerindeyse iki kelime bile ediyor telefonda. Benimse arkama bakmadan işten kaçasım geliyor.

Geçen ay dört azı dişini çıkardı. Sıra köpeklerde. Ellerle ağız bütünleşti. Sulu sulu geziyoruz. Kendi başına yeme çabaları, kaşığın yarısı yere yarısı ağzına giderekten ilerliyor. Çilek yemeye bayılıyoruz. Bir de sabah kahvaltısında babayla musli ve sonrasında diş fırçalama rutini geliştirdik. İşe giderken daha fazla tepki veriyor, asansöre bizimle binip inmek istemiyor. Eskiden eline anahtar falan verir ikna ederdik, simdi asansörden çıkmadan anahtarı almak istiyor. Süpermarktet torbasını görünce, marketin adını söyleyerek dışarı çıkmak istiyor.

Ekim ayında kreşe başlıyacağız. Orada dil fransızca. Şimdiden kulağı alışşın diye fransızca şarkı cd si aldım. her sabah müzik müzik diye onu koymak istiyor ve komik komik dans ediyor. Bir de anne kız vals yapıyoruz, annenin mırıldandığı müzikle, çok keyif alıyor bidiri.

İdil yürümek nedir bilmiyor, sokakta sürekli koşuyor. Bazen acaba hiperaktif mi diye endişeleniyorum ama kitaplara göre normal böyle olması. Haftaya doktor kontrolünde, doktorun benimle dalga geçmesi ihtimalini göze alaraktan bu endişemi dile getirmek istiyorum. Çok heyecanlı, hareketleri, konuşmasıi kelimeleri tekrar edişindeki enerji normaldir diye umuyordum.

Bugün iş çıkışı beraber pazara gittik. Yolda gördüğü köpeklere hav hav diye bir gidişi var, yakalayıp almasam elini ağızlarına sokmaya çalışacak. Bir de kafelerde oturan adamlara amca amca diye gidiyor. Geöen gün annemle süpermarkette sırada beklerken önde italyanca konuşan kadınlara ''nonna'' (babaanne) diye atlamış.

Cumartesi günü altı ay süren ayarlama çalışmaları sonucunda bebeklerde/çocuklarda ilkyardım kursuna gittim. Bilmek önemli ama olasılıkları düşününce korku katsayısı alıyor başını gidiyor. Cahil cesareti ve huzuru diye bir şey var gerçekten. Bilmeyince endişe etmiyorsun. Kursta ne öğrendim ayrı bir yazıda.