22 Mart 2010 Pazartesi

13. ayı devirdik, neler öğrendik neler

Zaman hızla akıp gidiyor, ben zamanın hızına yetişemiyorum. Yazmalı yazmalı unutmamak için yazmalı. Her gün yazmalı diyorum ama yazamıyorum. Aklıma yazdıklarımın silinmesi kısa sürüyor. Yetişemiyorummmmmm.....

İşyerimizde sabahları temizliğe gelen ellili yaşlarda bir bey var. Geçenlerde bana 19 yaşındaki kızının kendisine bebekliğini yeteri kadar hatırlamadığı için sitem ettiğini anlattı. Halbuki tatillerde çekilmiş filmlerimiz var diye bir yandan kendini savunurken ama ne yapalım unuttuk tabi diye kızını haklı buluyordu. İşte ebeveynlik böyle kendince en güzelini en doğrusunu yapmaya çalışıyorsun ama sonu yok bu işin. Beklentilerin, isteklerin sonu yok. En iyisi kasmadan, mükemmeliyetçilik tuzağına düşmeden, hayatın doğal akışında ilerlemek.

Nerden geldim buraya?? Hıı evet içsel kavgalarım, daimi bir yetişememe hissiyle yaşamak. Özgür Anne sayesinde varlığından haberdar olduğum 'The Idle Parent' kitabını sipariş edicem Amazon'dan internet explorer ikide bir kendini imha etmese.

İdil'in en keyifli zamanları. Artık bir çok seyi anlıyor. Tekrar etmeye çalışıyor. Her gün yeni yeni kelimeler çıkıyor minik ağzından. Ayak, ayakkabı, balık, araba, meltem (bana anne demiyor onun yerine ya babasından duyduğu gibi 'mamma' ya da annemden duyduğu gibi meltem diyor) yeni kelimelerimizden aklımda kalanlar. Bugün annem cüzdanından para çıkarırken para demiş, bizim ki de tekrar etmiş. Yakında para para para diye gezerse yandık. Bauv bauv bauv ile baba karışmaya başladı Roma seyahatinden sonra. Babamız bu işten pek memnun değil ama fırsat bu fırsatt papa'ya geçmeyi deneyebiliriz.

İtalyancası halen pasif. Anlıyor ama tekrar ettiği kelimeler sınırlı ve sürekli duymadığı için aklına sık gelmiyor. Ben babasıyla italyanca konuşunca yüzüme bakıyor sen ne diyorsun gibilerden. Ekimde haftada 2-3 gün kreşe gitmeye başlayınca ne olacak bakalım. Fransızcayı şimdilik sadece radyodan ve oyuncaklarından duyuyor. Yavruşun sigortaları atmasa:-))

Çiş ve kakasını yaptığını farkediyor. Lazımlığa deneme oturmalarına başlıycaz yakında. Şimdilik sadece oyun niyetine oturup anlatma aşamasındayız. Niyetim biraz erken bile olsa kreşe gitmeden şu bez işinden kurtulmak ama bakalım İdil'in hedefiyle örtüşüyor muyuz?

En güzel gelişmelerden biri artık bize öpücük vermesi. İdil anneye öpücük ver deyince, konduruyor bir tane yanağıma. Bir de kollarımı açınca koşarak bana gelmesi, ve kucaklaması yok mu, al içine sok orda kalsın. Burnumuzu keşfettik ya eşyaları koklamaya başladık. Bu kokuyor bu kokmuyor oynuyoruz. Kokmayınca yok yok diyerek kafasını iki yana sallıyor. Ayrımında olduğunu sanmıyorum sadece benim yönledirmemi tekrarlıyor şimdilik diye düşünüyorum.

Dişler halen 5 belki 6 tane. Üst ortaların sol yanı çıktı ama sağı daha göremiyorum. Dişlerine bakmak için güldürmek tek çare. Arkalarda beyazlamış ama henüz bir icraat yok. Mütemadiyen kemirme eğilimindeyiz. Marketten ekmek alır almaz üzerine atlıyor fare görmüş kedi gibi. Diş ağrısı için omeopatik papatya granüllerine devam.

Kızamık aşısını biraz ateş ve bacaklarda az bir döküntüyle atlattık. Mayıs başında son aşımızı olucaz sonra 4 yaşına kadar zorunlu aşımız yok.

Bu aralar dans ediyoruz ama afrika dansı falan diye düşünüyorum. Kareografimiz şöyle: çök kalk çök kalk etrafında dön ellerinle tel sarar yap başın dönsün popo üstü otur tekrar kalk çök kalk çök kalk ellerinle alkış yap. Müzik ne olursa olsun figürler şimdilik aynı. İlk fırsatta bir video eklemeli.

Gündüz uykularımız düzenli ama kısa 45 dakika bir saat olursa amin diyoruz. Gece uykusunun da saati rutini iyi ama bazı geceler birkaç kere uyanıyor bazı geceler beşe kadar gıkı çıkmıyor. Arada kötü rüya görebiliyor o zaman bağrış çağrış uyanıyor. Gece uyandığında hemen yanına gitmiyoruz bazen tekrar kendi dalıyor. Eğer çok uyanık gibiyse su verip tekrar dalmasını sağlıyoruz. Umutla kesintisiz uyuyacağımız günleri bekliyoruz.

İşte 13 ay sonunda bizde durumlar böyle.

Romalı İdil'den görüntüler





Gezdik Gördük Geldik

Roma, babaanne dede ziyareti güzel geçti. İdil Noel döneminde yaşadığı yabancı endişesi sendromunu atlattığı için kucaktan kucağa gezdi, herkesleri gülücükleriyle mutlu etti. Halinden şikayetçi sadece 16 yaşındaki köpeğimiz Camilla'ydı sanırım. Garibim İdil'in cici cici diye severken ağır kaçan vuruşlarından kaçmak için evde köşe bucak saklandı. Neyse ki akıllı kızım yavaş yavaş nasıl sevileceğini çabuk öğrenerek annesinin vicdan azabına son verdi.

Cumartesi günü turist takıldık: İspanyol merdivenleri, Pantheon, Fontana di Trevi derken açık havada yemek üzerine dondurma pek keyifliydik. Yavruş da yalanarak Roma dondurmasını tatmıs oldu. Ayrıca güvercinleri kovaladı, kaldırım taşlarını inceledi, gördüğü köpeklerin peşine bauv bauv diye takıldı. Kafasına göre dükkanlara dalıp rafların önünde heyecanla titredi, kendi dilinde söylendi durdu. Bazı dükkan sahipleri şirinenin cazibesine dayanamayı eşantiyon hediyeler verdiler. Böyle giderse ganimetleri taşımak için ekstra valiz götürmek gerekecek:-P

Nisan sonuna doğru beklediğimiz kuzenimiz Gabriele ile anne karnındayken tanıştık. İdil'e bak sen de 13 ay önce aynı yerdeydin diye anlatmaya çalıştım ama pek ilgilenmedi. Yapacak daha önemli işleri vardı.

Pazar günü büyük kuzenlerimiz Giula ve Paola ile paten kaymaya Villa Borghese parkına gittik. Orada da yüz metre yolu yürümek saatlerimizi aldı, yollar çer çöp ıvır zıvır dolu, müfettiş İdil hanım hepsini inceleyecek kolay mı? Brüksel'de aylardır güneş görmeyen yavruş güneşe ve temiz havaya doydu.

Uçak yolculuğumuz da pek keyifli geçti. İdil'in uyku saatine denk geldiği için uçuşun yarısında uyudu diğer yarısında kah koridorda yürüdü kah kitabın baktı sağa sola laf yetiştirdi.

İşte böyle bir Roma macerası daha bitti, darısı bir sonrakinin başına...

7 Mart 2010 Pazar

NURTURIA; duymadık demeyin!!!!!!!

Bu hafta Nurturia tanıtım haftası. Hafta bitmeden çorbaya bir fiske tuz da bizden.
Logo ekleme işini beceremedim maalesef :-((

Hamileyken haftalık gelişimle ilgili bilgiler için internet ortamında babycenter, what to expect gibi yabancı sitelerlerle Dr. Alper Mumcu'nun sitesini takip ettim. Yakın bir arkadaşımla bir hafta arayla hamile kaldığımız için paylaşma konusunda birbirimize yettik. Blog dünyasını daha sonra İdil'in yeşil kakasına çare ararken bulduğum ve hemen içimin ısındığı Özgür Anne ile keşfettim. Sonra diğer blogcu anneler derken, Nurturia paylaşım ortamını AB jargonuyla kurumsallaştırdı. Ben üyeyim: http://www.nurturia.com.tr/people/meltem
Nurturia'da buluşalım.

Daha ayrıntılı bilgi için Nurturia tanıtım sayfasını kopyalıyorum.

Nurturia Nedir?

"Nurturia ile çocuğunu daha kolay büyüt"

Bebek bekleyen ve küçük çocuklu ailelerin çocuklarının günlük hikayelerini, gelişimlerini sevdikleri ile paylaşabildikleri, aynı zamanda diğer anne-babalar ile tecrübe paylaşarak yardımlaşabildikleri sosyal platform Nurturia.

Nurturia'da Neler Yapabilirsiniz?
Kendiniz için bir hesap açabilir, çocuklu arkadaşlarınızı ekleyebilirsiniz, yeni arkadaşlar bulabilirsiniz.
Kendi hesabınızın altında çocuklarınız için ayrı birer hesap oluşturabilirsiniz. Çocuklarınızın günlük maceralarını buradan paylaşabilirsiniz.
Çocuğunuzun anı defterini güncelleyerek hem anılarını hem paylaşırken, hem de gelecek için kayıt altına alabilirsiniz. İlkleri, dedikleri, yaptıkları, büyümesi...
Çocuklarınızın hesaplarını eşinizle birlikte güncelleyebilirsiniz.
Çocuk büyütmekle ilgili her türlü sorunuzu sorabilir, soru yanıtlayarak tecrübelerinizi paylaşabilirsiniz.
Gruplar kurabilir, varolan gruplara üye olabilirsiniz.

Hamilelikten itibaren
Hamileyseniz de üye olarak hamileliliğinizin nasıl geçtiğini, günlük heyecanlarınızı, sıkıntılarınızı paylaşabilirsiniz.
Henüz doğmamış çocuğunuz için profil sayfası açıp, anı defterini oluşturmaya başlayabilirsiniz. İlk tekmeleri, cinsiyetinin öğrenilişi, isim seçimi...
Tecrübeli anne-babalara hamilelik ve çocuk bakımı ile ilgili sorular sorabilirsiniz. Gruplara üye olabilir ya da kendi grubunuzu kurabilirsiniz.

Nasıl Üye Olabilirim?
Üyelik ücretsiz. www.nurturia.com.tr adresinden 1 dakikada üye olabilirsiniz. Kayıt olduktan e-posta adresinizi onaylamayı unutmayın.

2 Mart 2010 Salı

Aşı zamanı

Geçen hafta kızamık, kızamıkcık ve kabakulak aşısıyla beraber pnömokok aşısının üçüncü dozu yapıldı İdil'ime. Doktorun dediğine göre 3 ila 15 gün arasında ateş, burun akıntısı, öksürük veya kırmızı döküntü yapabilirmiş bu aşı. Cumartesi sabahı uyandığında şakağında sivilcemsi bir kızarma vardı ama sadece bir adetti sonra geçti.

İdil hanım koluna ve poposuna iğneleri yediğinde ağlayarak duruma itiraz etti. Doktor koluna aşı yaparken İdil kucağımdaydı. Koluna iğne girince bana sanki onun güvenine ihanet etmişim gibi baktı ya da ben öyle hissettiğim için bakışına bu anlamı yükledim. Hain doktor vurup kaçıyor. Suçlu olarak ortada biz kalıyoruz. Neyse ki bir sonraki karma aşı 15. ayda. Sonra 4-5 yaşına kadar kapanıyor aşı defteri :-))

İdil büyüdükçe doktor kontrolleri daha zor oluyor. 11. ay kontrolünde baş çevresini ölçtürmemek için savaşmıştı, bu sefer tartı üzerine oturtamadık. Genç bir kızım ben ,uğraşmayın kilolarımlar der gibiydi. Hemşire pes etti, gitti. Sonra doktor amca ikna etti de oturduk tartının üzerine. Kilomuz 9 kilo 380 gram, boyumuz 76 cm. Doğuştan beri aynı çizgide gidiyoruz. Görünen diş sayısı 4, yolda olan çok azılar dahil. Bu aralar herşeyi boğazına sokmaya çalışmasının nedeni anlaşıldı, azılar kaşınıcak. Gelişimimiz normal devam ediyor.

Süt konusunda doktorumuz günlük süt yerine büyüme sütü vermemi, onların protein içeriğinin çoçuklara göre ayarlandığını söyledi. Ayrıca demir ve vitamin katkılarından bahsetti. Aklıma çok yatmasa da büyüme sütü aldım. Şeker katkılı olmadığı söylenen büyüme sütleri nasıl bu kadar tatlı olduğu kafamı kurcalıyor. Biraz ondan biraz günlük sütten vereyim diyorum. Beni endişelendiren protein değerinin uyumundan çok, normal günlük sütten ihtiyacı olan demir ve vitaminleri alamaması. Bildiğim kadarıyla bebeklere vitamin verilmiyor. Bende demir eksikliği olduğu için kızımda da olabileceğini düşünüyorum. Yani demir hatrına bir süre büyüme sütü verebilirim. Neyse biraz daha araştırmalı, Nurturia' da anneler sormalı.