Annem beni yargıladı. Başlıktaki cümle dün akşam iş dönüşü beni hedef aldı. Gözlerim doldu ama çaktırmadan anneme elimden geleni yapıyorum diye cevap verdim. Evet elimden geleni yapıyorum. Kızımla beraber olmak beni çok mutlu ediyor, onunla oynamak, beraber gülmek, keşiler yapmak, oynarken onu izlemek çok keyifli ama hayatımı buna indirgeyemiyorum. Kendime de zaman ayırabilmek istiyorum. Saç süpürge anne kavramını reddediyorum cünkü büyüyünce kızıma ben senin yüzünden nelerden vazgeçtim diyen annelerden olmak istemiyorum.
Çalışan bir anne olarak önceliğim işten çıkıp bir an önce eve gidip kızımla oynamak, onu emzirmek, uyutmak. Ve bunu canı gönülden yapıyorum. Çok yorucu bir günün sonunda bile eve dönünce herşeyi unutuyorum, pillerim şarj oluyor idille oynarken. Ama bu mutluluk kendim için yapmak istediklerimi ortadan kaldırmıyor. Düzenli olarak spora gidebilmek, rahat rahat uzanıp bir kitap okuyabilmek (akşamları iki sayfa okuduktan sonra kitap elimde sızıyorum), masaja, cilt bakımına gitmek, bir iki gün tek başıma kalabilmek aklıma ilk gelenler. Bunları şimdilik erteliyorum ama bir gün suçluluk duymadan yapabilmek istiyorum. Belçikalı bir arkadaşımın eşi bebeği dört aylıkken 4 günlüğüne arkadaşlarıyla tatile çıktı. Bebiş babası ve biberonlarla kaldı (yanlış anlaşılmasın yargılamıyorum) Bana sen ne zaman doğum sonrası dinlenme tatiline çıkacaksın dediğinde ben daha emziriyorum, emzirme bitince demiştim. Emzirme daha bitmedi. Ertelemeye devam.
Kimin ne düşüneceğine güdümlü yetişmiş neslin çoçukları olunca yargılama güdüsü ve yargılanma korkusu illaki var oluyor bir dozda içimizde. Halbuki bizi ne mutlu edecek (aile olarak- mutlu anne= mutlu bebek= mutlu eş) ona bakmalı tabiki başkalarına zarar vermeden. Az bir dozda bencillilk olursa sağlıklı olabilir sanki. Ne bileyim.
Sonuçta ben iyi bir annemiyim kararını İdil verecek, onun dışında kim ne derse desin diye düşünmeliyim. Ama beni yargılayan annem olunca, üzülüyorum. Ben hiç bir zaman onun kadar verici bir anne olamam bunu biliyorum ama hepimiz aynı olmak zorunda değiliz ki.
Çalışan bir anne olarak önceliğim işten çıkıp bir an önce eve gidip kızımla oynamak, onu emzirmek, uyutmak. Ve bunu canı gönülden yapıyorum. Çok yorucu bir günün sonunda bile eve dönünce herşeyi unutuyorum, pillerim şarj oluyor idille oynarken. Ama bu mutluluk kendim için yapmak istediklerimi ortadan kaldırmıyor. Düzenli olarak spora gidebilmek, rahat rahat uzanıp bir kitap okuyabilmek (akşamları iki sayfa okuduktan sonra kitap elimde sızıyorum), masaja, cilt bakımına gitmek, bir iki gün tek başıma kalabilmek aklıma ilk gelenler. Bunları şimdilik erteliyorum ama bir gün suçluluk duymadan yapabilmek istiyorum. Belçikalı bir arkadaşımın eşi bebeği dört aylıkken 4 günlüğüne arkadaşlarıyla tatile çıktı. Bebiş babası ve biberonlarla kaldı (yanlış anlaşılmasın yargılamıyorum) Bana sen ne zaman doğum sonrası dinlenme tatiline çıkacaksın dediğinde ben daha emziriyorum, emzirme bitince demiştim. Emzirme daha bitmedi. Ertelemeye devam.
Kimin ne düşüneceğine güdümlü yetişmiş neslin çoçukları olunca yargılama güdüsü ve yargılanma korkusu illaki var oluyor bir dozda içimizde. Halbuki bizi ne mutlu edecek (aile olarak- mutlu anne= mutlu bebek= mutlu eş) ona bakmalı tabiki başkalarına zarar vermeden. Az bir dozda bencillilk olursa sağlıklı olabilir sanki. Ne bileyim.
Sonuçta ben iyi bir annemiyim kararını İdil verecek, onun dışında kim ne derse desin diye düşünmeliyim. Ama beni yargılayan annem olunca, üzülüyorum. Ben hiç bir zaman onun kadar verici bir anne olamam bunu biliyorum ama hepimiz aynı olmak zorunda değiliz ki.